top of page

Alman Savaş Makinesi -2 (Makineler)

Bir önceki yazıda Wehrmacht'ın başarısında önemli bir yer tutan komutanlara odaklanmıştım. Bu yazıda ise Alman ordusunun kullandığı makinelere bakacağız. 

Hava Kuvvetleri

Luftwaffe'nin (Alman Hava Kuvvetleri) ana omurgasını oluşturan bu uçaklar savaş boyunca bütün cephelerde aktif görev adlı. Üretimi 35.000'e ulaşan (ki bunun 20.000'i 1944 ve 1945'de olmak üzere) BF 109 modeli, savaş tarihinde en çok üretilen avcı uçağı oldu. Hız, manevra ve silah konusunda optimum noktada olduğunu, son güne kadar devam eden kesintisiz üretimi göstermişti.

Bir önceki yazıda aktardığım Blitzkrieg stratejisinin havadaki ana oyuncusu Stuka'lardı. Ju 87 modelleri hedeflerine dik bir açıyla dalışa geçip, saatte 600 km varan bir hız ve 5G civarı bir ivmedeyken bombalarını bırakırdı. Stuka'nın düşman hattında korku sireni en önemli özelliğiydi. Dalışa geçtiği anda başlayan bu siren, Blitzkrieg'le eşleştirilip Nazilerin önemli bir propaganda aygıtına dönüşmüştü. (*)

Deniz Kuvvetleri

Savaşın başında Alman deniz kuvvetleri, düşman donanmalarına göre çok zayıftı. Donanma komutanı Dönitz bu açığı kapatabilmek için, kendi ustalık alanı olan denizaltı kuvvetlerine yöneldi. Almanların en başarılı denizaltısı, Type VII adlı modelleriydi. Savaş boyunca 700 adet üretilen bu çok tehlikeli makineler, kurt sürülerini oluşturuyordu. 1943 başında filolar en yüksek hacime ulaşmış, Atlantik'te geçit bırakmıyordu. Fakat, onların da üstesinden gelindi. Akülerini şarj edebilmek için su üstüne çıkmaları gerekiyordu. (Dizel motorlar aküleri şarj ediyordu) Düşmanlara yakalanmamak için bunu gece yapıyorlardı. Başlarda bir sorun yoktu, ama zaman içinde radar ve gece uçuş teknolojisinin gelişmesiyle, kolayca avlanmaya başladılar. Ayrıca, Amerika'dan çıkan filolar büyük-küçük bir çok savaş gemisi tarafından korunmaya başlanınca, saldırılarını püskürtmek kolaylaştı. Type VII'ların devamında geliştirilen Type XXI, o dönemin en gelişmiş denizaltısıydı. Kendinden öncekilerden farklı olarak, su altında da şarj olabiliyordu. Fakat, üretimi savaşa yetişemedi. Müttefikler, ele geçirdikleri bu denizaltının teknolojisini kendi donanmalarını geliştirmekte kullandılar.

Kara Kuvvetleri

Alman kara kuvvetlerinin en önemli gücünü bu tanklar oluşturuyordu. Ağır zırhlı Tiger tankları, bütün düşmanlarının korkulu rüyasıydı. (**) Savaş esnasında en ciddi kayıpları bu tanklar verdirmişti. Karşılaştırmalarda Kill-Loss değeri 10'a yaklaşıyordu. Yani her bir Tiger, 10 tane düşman tankına bedeldi. Fakat, üretimi çok zor ve pahalıydı. Bu yüzden savaş boyunca ancak 1300 tane üretilebildi. Üretiminin zorluğu, ekipmanın bakım ve aracın yakıt ihtiyacının karşılanmasında yaşanan sıkıntılarla, bu devlerin bir kısmı savaş esnasında terk edilmek zorunda kalındı. Bu etmenlerin de düşünülmesiyle, Kill-Loss değeri 5'e düşürülüyor. Yani terk edilen ya da imha olan her bir Tiger, 5 tane müttefik tankına bedeldi.


Blitzkrieg Araçları

Tiger kadar ünlenmeseler de, Almanların Panzer birliklerinin omurgasını oluşturan üç tank daha var. Panter ve Panzer IV, orta zırhlı araç kategorisinde savaşta en çok kullanılan tanklardı. Stug III ise, Panzer gövdesine ağır top yerleştirilmiş bir tanktı. ("Kundağı motorlu top" diye geçer) Bu tanklardan ortalama 9 biner adet üretildi, ve Alman savaş stratejisinin bel kemiği oldular. Panter ve Panzer hızla ilerlerken, Stug III onları ağır top atışıyla destekliyordu.

Başarısız Projeler

Almanların savaş boyunca değişen koşullara karşı gelişen teknolojiyle devreye aldıkları, fakat sonuçları beklentileri karşılayamayan önemli üç projesine değineceğim.

Bismarck, Atlantik'teki savaşta dengeyi kurmak için üretilmiş,ilk büyük savaş gemisiydi. 250 mt boyundaki bu devin en önemli başarısı, İngilizlerin büyük savaş gemisi Hood'u, çok kısa sürede batırması olmuştu. Fakat, tek başına herşeye karşı savaşamazdı. Havadan gelen torpidocuların atakları dümen sistemine zarar verince ilerleyemez hale geldi. Devamında, İngiliz donanmasının ağır top atışı altında battı. Görev süresi 8 ayı bile bulmadan, batmaz denen gemi Atlantik'in dibini boyladı. Kardeşi Tirpitz, onun kadar ciddi bir görevde bulunmadan savaş sonunda batırıldı. Böylece, Almanların deniz üstü donanmada üstünlüğü ele geçirme hayalleri gerçekleşmedi.

2. Dünya Savaşında, Almanların havadaki üstünlüğü 1943 yılında kayboldu. Hem uçak sayıları azalmış, hem de baskın tekniklerinin önüne geçilmişti. (Gece uçuşları başlamış, radar teknolojisi gelişmişti) Buna karşı Almanlar tekrar üstünlüğü ele geçirebilmek için, Dünya tarihindeki ilk jet motorlu uçakları geliştirdiler. Me 262 adlı bu model, rakiplerinin kat kat ötesinde bir hızla ve çeviklikle hareket edip, yüksek tahribat yapıyordu. Bunun kanıtları Kill-Loss değerinin 4'e kadar çıkmasıyla görülmüştü. Fakat, bu uçaklar 1944 ortalarında sahneye çıkmıştı ve savaştaki kaybı kapatabilecek miktarda üretimi mümkün değildi. Savaş sonrası Sovyet, Amerikan ve İngiliz mühendisleri bu uçakların teknolojisini inceleyerek, kendi jet itişli motorlarını ve uçaklarını geliştirdiler.

Almanlar, uzak menzilli bombardıman yeteneğini 1943'den itibaren kaybedince, farkı kapatabilmek için roket teknolojisi üzerine eğilmeye başladı. V-2 roketleri bu dönemde geliştirildi ve 5000 civarı üretilip, özellikle Londra ve Antwerp'e fırlatıldı. Fakat, savaşın son döneminde devreye alınan bu silah istenen etkiyi yaratmadı. Her şeye rağmen, proje o kadar değerliydi ki, Sovyet ve Amerikan kuvvetleri üretim ve geliştirme yapılan tesisleri ele geçirebilmek için ciddi bir yarışa girdiler. Üretim tesisinde çalışan mühendisler Amerikan kuvvetlerine teslim olup, çalışmalarına Birleşik Devletlerde devam ettiler. Sovyetler ise fabrikaları işler hale getirdikten sonra söküp kendi topraklarına taşıyarak, roket teknolojisi üstünde çalışmalarına başladılar. (***)

Görüldüğü gibi, Almanların rakiplerine göre avantaj sağlayan ciddi teknoloji ve dizaynları vardı. Bu makineler, savaşın ilk yarısında neredeyse 2 Avrupa kadar alanı kontrolleri altına almalarını sağladı. Fakat, bu durumu koruyamadılar, ve savaşın sonu onlar için hüsran oldu. Bir sonraki yazıda bu yükseliş ve düşüşün detaylarına bakmaya başlayacağız.

Sevgiler

(*) => Christopher Nolan'ın Dunkirk filminde Stuka'ların saldırılarına örnekler görebilirsiniz. Bu videoda dehşeti anlatan sahneler var. 

(**) => Brad Pitt'in Fury adlı filminde, Amerikan Sherman'larla, bir Tiger'ın karşılaşma sahnesi var. Bu videoda izleyebilirsiniz.

(***) =>  V-2 ile ilgili önemli iki nokta daha var;

Birincisi geliştirme ve üretim için harcanan bütçenin Manhattan'dan daha fazla olması. Eğer Almanlar bunun yerine nükleer silahlara odaklansaydı, belki de durum çok farklı olacaktı.

İkincisi, uzaya ilk çıkış çalışmalarında V-2 roketlerinin kullanılması. Hatta, 1946 yılında Amerika'dan fırlatılan bir V-2 ile Dünyanın uzaydan ilk fotoğrafı

çekilmiş. Bu haberde detaylarını görebilirsiniz.


bottom of page